Arkadaş sohbetlerinde mevzu çocukların eğitimine geliyor. Nasıl bir çocuk yetiştirmek istediğimizi tartışıyoruz.
Neticede istekler ortak; çalışkan, milli ve manevi değerlere saygılı, etrafına faydalı sadece dünyasını değil ahiretinide düşünen, gayretli, girişken biri. Bunun nasıl olacağı, çocukları eğitirken nasıl motive edilmesi gerektiğinde hepimiz susuyoruz maalesef.
Bir çocuğun bedeni ve ruhi yönden gelişimi ve eğitimi için oyun; beslenme ve uyku kadar önemli bir ihtiyaçtır. Düşünelim; sizi oyun arkadaşı gibi can kulağıyla dinleyen, oyunda başarılı olabilmek için beni terbiye edip eğitse diye etrafınızda dolaşan ve bir dediğinizi iki etmeyen, sizi model alan verdiğiniz bilgilerle yetinmeyip “daha yok mu” diye gözlerinizin içine bakan bir çocuğun öğretmeni olmak ne harika olurdu. Bu ancak oyundaki motivasyonu hayata uyarlamakla olacaktı.
OYUN EN ETKİLİ ÖĞRENME ARACIDIR
“Oyun çocuk için, yetişkinlerin çalışmaları kadar ciddi, o denli önemli bir uğraştır; çocuk için gelişimin bir yoludur ve çocuk oyun oynama ihtiyacı vardır.” ( C.Lombrosco 1986)
Oyunun Çocukların Gelişimine Katkıları
Oyun, çocuğu yetişkin hayatına hazırlayan son derece önemli bir araçtır. Oyun, çocukların hareket, zihinsel, dil, sosyal ve duygusal kapasitelerinin gelişmesine fırsat vererek toplum içindeki sosyal rollerini ve kendilerini diğer fertlerden ayıran özelliğin farkına varmalarını sağlar. Anne babalarının, oyunun çocukların öğrenme ve rahatlatma yolu olduğunu bilmeleri gerekmektedir. Farklı yaşlarda farklı oyunlar çocukların ilgi alanlarına girmektedir. Oyunlar çocukların benlik gelişim aşamalarında farklı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak ortaya çıkar.
Oyun, fiziki ve zihni yeteneklerle sosyal uyumu ve duygusal olgunluğu geliştirmek maksadı ile yapılan ve zevk alınan faaliyetlerdir. Oyunu, çocukların yeteneklerini fark ettiği, potansiyelini kullandığı, haz ve mutluluk kaynağı olan bütün gelişim alanlarını uyaran, yetenekleri kadar diğer duygu organlarını (dokunma, görme, koklama, işitme ve bazen de tat alma) ve duygularını harekete geçiren etkinliklerin tamamı diye de tanımlayabiliriz. Ayrıca oyun, beslenme ve uyku kadar önemli bir ihtiyaçtır. Okul öncesi çocuklarının öğrenme yaşantısı genelde oyun tecrübelerine dayanır. Çocuklar oyun vasıtasıyla kolay ve kalıcı öğrenirler. Çünkü çocuklar oyun süresinde faaliyet içerisindedirler. Beş duyuları da aktiftir. Bedenleri kadar zihinlerini ve kelimeleri kullanırlar. Çünkü oyun hayat ile alakalı tecrübelerin kazanıldığı, rollerinin üstlenilerek dünyanın ve çevrenin algılandığı bir keşif sürecidir. Bu açıdan oyun bir öğrenme aracıdır ve her çocuğun kullandığı ayrı öğrenme dili vardır. Bu sebeplerden dolayı çocuk oyun oynamayı sever bıkmadan usanmadan oynar.
OYUNCAK SEÇERKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
Son yıllarda, görsel iletişimde ve eğlence sektöründeki gelişmelere de paralel olarak oyuncakların çocukların hayatındaki yeri, önceki yıllara oranla artış göstermektedir. Ancak çocukların doğal yeteneklerini ortaya çıkaran oyun yoluyla gelişimini destekleyen oyuncakları seçerken anne babaların dikkatli olması gerekmektedir.
• Oyuncaklar çocukların yaşına uygun olmalıdır
• Çocukların yumuşak oyuncaklardan çok hoşlandıklarını sarılma ihtiyacını karşıladıklarını unutmayıp dolgu oyuncaklara da yer verilmelidir.
• Oyuncak alırken cinsiyet ayrımı gözetilmemelidir. Yani kız çocuklarına hep bebek, erkek çocuklarına ise hep araba almak gibi. Çünkü her çocuk değişik oyuncaklarla oynayarak farklı deneyimler kazanır.
• Pahalı ve elektronik oyuncaklardan ziyade çocukların sıra dışı becerilerini ve hayal güçlerini geliştirici oyuncaklar tercih edilmelidir.
• Evdeki mukavva Kutular, plastik şişeler, boş makaralar, şampuan kutuları, deterjan kutuları, kumaş parçaları, düğmeler, boncuklar, renkli ipler, fındık ceviz kabukları, renkli gazete dergi sayfaları ve bunun gibi artık materyaller evde toplanabilir. Bu materyallerden oyuncak yapılabilir. Öncelikle bu materyallerin çocuklar tarafından kullanılabilecek bir hale getirilmesi gerekir.
• Çocuklarla birlikte oyuncak yapılabilir. Çocuklar kendi yaptıkları oyuncakla oynamaktan çok hoşlanır ve onlarla daha uzun süre oynayabilirler.
• Çocuklara çok oyuncak almak yerine mevcut oyuncaklar yetinmelerini öğretmek gerekir. Çocuklar alınan sayısız oyuncakların içinde yok olmamalıdır. Çünkü oyuncakların bir amacı da çocukların hayal dünyalarının gelişmesine yardımcı olmaktır. Oysa çok oyuncak çocuğun dikkatini, ilgisini sürekli dağıtıp yoğunlaşmasına izin vermeyecektir. Bu sebeple oyuncaklar dönüşümlü olarak çocuğa verilebilir. Böylece çocuk hem oyuncaklarını özleyecek hem de aslında eski ama yeniden gördüğü oyuncakla daha fazla vakit geçirmek isteyecektir.
ANNE BABALAR OLARAK ÇOCUKLARIMIZIN OYUNLARININ İÇERİSİNDE NE KADAR VARIZ
Anne babalar çocuk terbiyesinde oyunu ve dramatizasyonu, somutlaştırma ne kadar kullanıyorlar? Çocuklar çoğunlukla görerek ve dokunarak öğrenirken biz neden sadece işitmeye yönelik nasihatleri ve sözleri kullanırız? Muhatabımızı etkilemekte, onlarla iletişim kurabilmekte ve iletişim kanallarını açık tutmakta temel iki unsur vardır. Ya anlattıklarınızın her zamanki gibi olmaması için çerçeveyi değiştirirsiniz ya da önce onların çerçevesine girer sonra istediğiniz noktaya getiresiniz. Zaten Peygamber Efendimiz (s.a.v); “ Çocuğu olan onunla çocuklaşsın.” Hadis buyurarak dilimizde tüy bitmemesi, söylediklerimizin bir kulaktan girip diğerinden çıkmaması için bize ipuçları veriyor. Çünkü oyun sırasında iletişim engellerinin kalktığı, çocuğun alıcılarının açık olduğu çok harika bir eğitim fırsatıdır. Çocukların oyunlarına misafir olarak, arkadaş olarak onların seviyelerine inmek hem onlarla iletişim kurmanıza imkân sağlar, hem de mevcut problemleri çözmenize fırsat verir.
OYUN ÇOCUKLA GEÇİRİLEN KALİTELİ ZAMANDIR
Yapılan araştırmalarda anne ile çocuğun birlikte oynamasının ilişkilerinde gelişme sağladığı ve bu sayede çocukların problemlerinde azalma olduğu gözlemlenmiştir. Oyundaki etkileşimin, anne çocuk iletişiminin kalitesini arttırdığı, çocukların duygusal, sosyal, bilişsel becerilerin geliştirdiği saptanmıştır. (Driscoll,2007)
Çocukların oyunlarına dâhil olmak onlarla zevkli vakit geçirmek demektir. Ebeveynlik bir tarafa, oyunlarına dâhil olarak, ara sıra arkadaş rolüne de girmek icap ediyor. Çünkü çocuklar sığınılacak liman arıyorlar. Oyunda kendilerini rahat hissediyor, iletişime ve etkilenmeye açık oluyorlar. Okul öncesi çağda evcilik oyunlarına dâhil olmak işe yaradığı gibi okul dönemi çocuklarınızla da oynayacak oyunlar vardır. İsim şehir oyunları, sözlükten kelime bulma, kelimelerin bitiş harfleri ile yeni kelimeler bulma gibi oyunları bitirdiyseniz, oyunla zekâyı birleştiren pratik, stratejik ve diğer akıl oyunlarına başvurabilirsiniz.
SADECE KENDİ PENCERESİNDEN BAKAN BÜYÜKLER
Büyükler, neden sadece kendi pencerelerinden bakarak evlerin içini tasarlar? Neden çocukların serbestçe oynayacağı, yeteneklerini keşfedip geliştireceği, enerjisini atabileceği alanlar unutulur? Hiç ağaca çıkmamış, toprağa dokunmamış, çiçeği koklamamış bir çocuk o kadar çok şeyden mahrum kalmıştır ki…. Şimdilerde mahalle aralarında koşmayan, dizleri yararlanmayan, gökyüzünün maviliklerinde uçurtması kaybolmayan çocuklar var.
Biz çocukken öyle miydi? Kendimizi evden dışarı attığımız her an yeni bir maceraydı. Ceplerimize doldurduğumuz çakıl taşları, uçurtmalarımız için bulduğumuz kargı çubuklara ve başladığımız her yeni oyun bizler için yeni heyecanlar, içimize mutluluk dolduran yeni umutlardı.
Akşam olduğunda sokaklara koyu karanlıklar çöker, berrak havada yıldızlar ışıl ışıl parlardı. Eve döndüğümüzde nasıl da acıkmış ve susamış olduğumuzu fark ederdik. İştahla yemeklerimizi yer, yemek seçme gibi dertler yaşamazdık. Ekmek kırıklarımızı tek tek toplar, israf etmezdik. Çünkü onların evlerimizin bereketi olduğunun bilincindeydik. Annelerimizin odun sobasının çıtırtısında pişirdiği mayalı çöreklerin, soba üzerinde kavurduğu kestanelerin tadına doyum olmazdı. Gün boyu maceralardan maceralara koşup yorulduğumuzdan başımızı yastığa koyar koymaz, bazen oturduğumuz yerde uyuyakalırdık. Zihinlerimiz açık, fikriyatımız berraktı. Dışarıda oynarken birçok yeni şeyi keşfeder, bulduğumuz nesneler üzerine varsayımlar yürütür, hayaller kurardık. Nefesimiz kesilene kadar hızlı koşabilir, bir kahraman gibi topraklarda sürünebilir, önümüze çıkan her türlü engeli aşabilirdik.
AVUÇ AVUÇ MUTLULUK
Körebe saklambaçtan tutun da çatlak patlak, hımbıl, beştaş arapsaçı, birdirbir, aç kapıyı bezirgân başı, bülbül kafeste, yerden yüksek, Yedikule’ye kadar birçok oyun geçmişimizin tozlu sokaklarından bugüne değin hafızamızda yer etmiş olan avuç avuç mutluluklardı.
Bir canlı hangi membadan beslenirse, o membadan meyve verir. Bizler ne şanslıydık ki dışarıda çocukluğumuzu doyasıya yaşar, içeride sadra şifa hikâyeleri dinler, onlarla büyürdük. Ailelerimiz, midemizle beraber ruhumuzu besleyip duyurmayı da bilirlerdi.
ÇÜNKÜ BİZLER SEVGİ EKEN AİLELERİN MUTLULUK BİÇEN ÇOCUKLARIYDIK.
KAYNAK; (Çocuk oyun ve oyuncak seçimi anne baba rehberi 4
İnsan ve Hayat Aralık 2013- Ağustos 2019)
Yorumlar Kapalı